10 Nisan 2011 Pazar

Mutluluğunuzu alıp başka birisinin ellerine bırakacak olursanız onu er geç kıracaktır. Mutluluğunuzu başka birisine verirseniz alıp götürebilir. Çünkü mutluluk yalnızca sizin içinizden gelebilir ve sevginizin sonucudur.

10 Nisan 2011 Pazar

İki kişiden sevgiye daha fazla gereksineni uyuşturucu bağımlısının, diğrei de ona uyuşturucu satanın yerine geçer...
Bütün göreceğimiz, kimin kimi yöneteceğinin ortaya çıkacağı bir güç savaşıdır. Kim uyuşturucu satıcısı, kim bağımlı olacaktır? Birkaç ay içinde birbirlerine göstermeye söz verdikleri saygı uçup gider. İçerlemeler, duygusal zehir biriktikçe birikir, sevgiyi nerede yitirdiklerini bilemez olana dek birbirlerini yaralar dururlar. Yalnızlıktan, başkalarının ne diyeceğinden, yargılarından olduğu kadar kendi görüş ve hükümlerinden korktukları için birarada kalırlar. Peki ya sevgi nerededir?

09 Nisan 2011 Cumartesi

Her gün birlikte olmak gereksinimi duymaksızın, insan her zaman yeni dostlar edinir. Papaz okulunda olduğu gibi, insan her zaman aynı insanları görürse, bunları yaşamının bir parçası saymaya başlar. İyi, ama bu kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü, efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır.

Paulo Coelho,  Simyacı(Sf.29) 
09 Nisan 2011 Cumartesi

Gök sedef gibi parlak, güneş kıpkırmızı, alçalıyor, alçalıyor. Güneşin mezarı nerede?

09 Nisan 2011 Cumartesi

Tanrının cevabını beklemeye sabrı olmayanlardan bazıları da Al Capone örneğinde olduğu gibi suç işleyebiliyorlardı. Al Capone bu sabırsızlığını şu sözlerle açıklamış. "Çocukken her akşam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim."

08 Nisan 2011 Cuma

-"Ne aradığımı, nereye gittiğimi ya da kim olduğumu bilmiyorum."

-"Ben senin kim olduğunu biliyorum," dedi Çevik Atmaca aynı kalın, sert sesle. "Sen benim rehberimsin. Sen, bu masumiyetin ve cesaretinle, bilgelikten yoksunluğun ve bağlılığınla, benim rehberimsin - kendimden önce karanlığa yolladığım çocuk. Benim takip ettiğim senin korkun. Sana karşı acımasız olduğumu düşündün Arren. Aslında ne kadar acımasız olduğumu tahmin bile edemezsin. Ben senin sevgini, bir adamın yanan bir mumu yakıp bitirmesi, önündeki adımları görmek için mumu yakıp bitirmesi gibi kullanıyorum. Ve yolumuza devam etmemiz gerekiyor."

07 Nisan 2011 Perşembe

Semiha dayanamadı, dedi ki:
"Artık bu kadarı fazla!"
"Hayır, az! Aşk zannettiklerimizin çoğunda meçhule karşı merakın da tesiri vardır. Daha yakından tanımak, öğrenmek, mahremiyetine girmek merakı... Halbuki üç sene birlikte yaşanmış bir kadının tanılacak, öğrenilecek tarafı kalmamıştır. Eğer onu sevmeye başladınızsa bu aşkı yabancı maddelerden de ayrılmış, temizlenmiş, sadece cevheri kalmış bir aşk saymamız lazım gelmez mi? Ben Perihan'da ne vücudunun bir kısmını, ne hususiyetini, ne ruhunu merak edebilirim. Hepsini biliyorum, hepsi gözümün önünde. Peki, ne istiyorum? Niçin onu bu derece arıyorum, harap oluyorum? Bana yeni bir şey getirmeyecek... Sabahleyin bildiğim şekilde uyanacak, akşam gene bildiğim tavırlarıyla yatağına girecek, bildiğim Perihan'ı bulacağım; bildiğim ve bir aralık bezdiğim Perihan'ı, değil mi? O halde nedir bendeki bu ateş?"
Semiha cevap veremedi ama dilinin ucuna geldi:
"Kıskançlık!"

07 Nisan 2011 Perşembe

Sözcüklerle anlatılamayacak bu durum dört ay sürdü. Eh, dört ay, yazması kolay: Altı üstü birkaç harf! Söylemesi de kolay: Dört ay, iki hece! Çeyrek saat içinde dudaklar böyle bir sesi çabucak uyduruvermiş: Dört ay! Ama boşlukta, zamansızlıkta geçen bir dört ayın ne kadar sürdüğünü hiç kimse ne bir başkasına, ne de kendine anlatamaz, ölçemez, gözünde canlandıramaz; insanın çevresindeki bu hep aynı hiçliğin, bu hep aynı masa, yatak, leğen ve duvar kâğıdının ve hep aynı suskunluğun, insana bakmadan yemeğini içeri iten hep aynı gardiyanın, insanı çıldırtana kadar boşlukta dönüp duran hep aynı düşüncelerin insanı nasıl yiyip bitirdiğini ve yıktığını kimse kimseye anlatamaz.

07 Nisan 2011 Perşembe

Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta. Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla. Bir aşağı bir yukarı yürürdü insan, düşünceleri de onunla birlikte bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp dururdu. Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.

06 Nisan 2011 Çarşamba

"Sen sarılıp sarmalanmış, üstü örtülmüş, karanlık bir yere gizlenmiş bir fener gibisin. Yine de ışığın parıldıyor; ışığını söndürememişler. Seni gizleyemiyorlar. Işığını bildiğim gibi, senin ismini de biliyorum Tenar. Bu benim yeteneğim, benim gücüm. Sana daha fazlasını söyleyemem. Fakat bana söyle: Şimdi ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum."

"alıntıdır hakkında Üyelik formu içi tıklayın Alıntı eklemek için tıklayın Üye olarak alıntılara yorum yapabilirsiniz.

Emrah ATEŞ

Emrah Ateş - 1989 İstanbul doğumlu. Aslen Karslı. Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümünü bitirdi. 7 yıldır internet ve fanzin dergiler aracılığı ile şiir, öykü ve deneme yazıları yazıyor. Sairinsharfi.tumblr.com internet adresinde yazdığı yazılar sayesinde farklı kesimler tarafından çok sevildi ve hâlâ bu sitede güncel olarak yazılar yazmakta. İlk kitabı Hayat Meyhanesi’ni 1 Haziran 2015’te Kent Kitap etiketiyle yayınladı.

Devamı...

Son Yorumlar

Alıntı Yapılan Diğer Kitaplar

 Esir Şehrin İnsanları kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Sana Gül Bahçesi Vadetmedim kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Cam Kent kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Hayaletler kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Eroinle Dans kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Kişi Başına Bir Yalnız kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın.

Alıntı İstatistikleri

  • Alıntı Sayısı: 3461
  • Kitap Sayısı: 34977
  • Yazar Sayısı: 15959