O gün ve bütün gece kafam kanıksanmış bir insan penisi gibi nereye gireceğini bilmeyecek kadar dolmuştu. Uykuda
mıyım? Yoksa hiç uyumadım mı? Yoksa uyutuluyor muyum? Aptallaşmak budur işte. Hâlâ ölümden korkarsın,hâlâ yaşamak için atan bir kalbin vardır. Hâlâ gecenin bazı saatleri bir yerlerden saat tıkırtıları duymak için kulağını inleten küfürler ve tecavüz tehditleri yollarsın. Sonra kusursuzluğuna karar verebilmek adına, birkaç bira alır ve kendini tartışmaya başlarsın.

Bazen yukarıya doğru sürüklenmeye ya da zor bir durumdan kurtarılmaya maruz kaldığında aslında yine dibe
doğru yuvarlanıyorsun demektir. Eğer yardıma ihtiyacın varsa; korku, panik, itiraf ve onay çığlıkları bir tapınma gibi iliklerine işlemiştir. Önemli olan bir bok parçası olduğunu kabullenmek ve tuvaletlerden daha güzel yerler düşlememektir. Düşlerini kendin gerçekleştirmektir, özünü hayata dönüştürmektir. Çünkü öz; aslında saf bilincimizin var olduğu, bozulmadığı bir başlangıç noktasıdır. Başlangıç noktasından yardımla ya da dış bir güçle hareket edilmez. Eğer başlangıç noktasından kalkmaya gücün yoksa yerinden
kıpırdamamayı tercih etmelisin. Çünkü alınan her yardım vücutta çıkan birer büyük yaradır.

Yezdan bana diyor ki, Ego olarak ölürsen, Tanrı olarak doğarsın, ama burada saygısızlık yaptığını zannetmeyin, o aklı başında bir mürekkep damlası, bunu sessizce söyledi çünkü bu adamdan ne anladığını anlatmak istedi.

Sokak bomboş, yağmur yağıyor. Aydınlatma lambaları ve mazgallar ve hatta bu karanlıkta, bu çöp konteynerlerinin arasında, böyle bir sessizliğin içinde ölümün lafı mı olur, diye içinden geçiriyor Yezdan.

"Dünyada neler oluyor acaba?" diye geçirdi içinden. Ne tuhaflıklar. Aylakça gezen serkeş balinalar, bir kıtayı yarıp geçen trenler, işlenen cinayetin ilk vicdani düşünceleriyle boğuşan katil, yeni doğan bir bebeğin ciğerini yakan oksijen, orgazm sigarası yakmaya hazırlananlar, banka soyanlar, kitabını son kez kontrol eden yoksul bir yazar, yazar olmaya karar veren bir aptal, ağlayan kadınlar. İlk aşk acısını çeken bir çocuk, ilk sigara, ilk uyuşturucu,ilk alkol, ilk seks, ilk kavga, tecavüze uğrayanlar, dayak yiyenler, hükümeti tarafından pazarlanan ülkeler, küçük mermilerle vurulan çocuklar, başkaldıran sinekler. Ve Tanrı'nın kusursuz, acı veren yalnızlığı ve bir aynanın, tüm ölmüşlerin mutsuzluğunu taşıyan bir adamın beynindeki o acıtan gezintisi. Ve
tüm bunları düşünen bir adam; elinde bir sigara ve bira, ayaklarını masaya uzatmış, mırıldanıyor, "Dünya," diyor,
"Dünya affedilmeyecek bir canavarın son parmak izleri."

Beni anlamayan insanlara karşı her zaman sessiz kalmak zorunda hissediyordum kendimi. Onlar beni aptal sandılar her zaman. Beni anlayacaklarını sandığım insanları hissettiğimde ise geveze sandılar. Çizgiyi tutturamadım.

Bu manzarayı görünce, gerçekten derin bir bunaltıya giriyorum. İnsanlar birbirlerine saldırmak için her an tetikteler. Bu kadar güzel ve sakin bakışlı kadınların yanında, erkeklerdeki bu haşinliğe anlam veremiyorum. Bizler kim olduğumuzu bilmiyoruz. Bütün geleneklerimiz ve kültürümüzün temelsiz insanlarıyız. Bir tüneldeyiz ve geçiş
dönemindeyiz. Devrimiz, tahayyül ettiğim bir dünyanın ilk günü gibi. Başarıya ulaşmak için birbirimizi yiyor ve
hayatın mahvına gömülüyoruz. Her günün başlangıcında, her otobüs durağında, yer altı trenlerinde, tramvayda ve de vapurda başlangıcın her anında kargaşa yüklü kalplerle seyahat ediyoruz. Biraz kaygı ve ürkeklik var üzerimizde,kendimizi tanımamamız tüm bunlara sebep oluyor.

Aşk romanları okuyup duygularına mastürbasyon yapmayı sever

07 Temmuz 2013 Pazar

Tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama Nietzsch'yi okudun mu? Ne kitap!

06 Temmuz 2013 Cumartesi

Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş. Bir, iki, üç, dört, beş, dönüş: Yürüyorum, durmak, yorulmak bilmeden yürüyorum, hırsla yürüyorum, genellikle gevşek olan bacaklarım bugün gergin. Başıma gelenlerden sonra, sanki bir şey ezmek ister gibiyim. Ayaklarımla neyi ezebilirim ki? Altımda betondan başka bir şey yok. Hayır, böyle yürümekle pek çok şeyi ezebiliyorum. Yönetime hoş görünmek için bu kadar alçalabilen doktorun ödlekliğini eziyorum. Başka sınıfın acı ve sıkıntılarına kayıtsız kalan bir sınıfın kayıtsızlığını eziyorum. ... Belirli bir cinayet işlediği gerekçesiyle bir adam hakkında patırtılı yazılar yazın polis muhabirlerinin birkaç ay sonra aynı adamın varlığını bile unutabilmelerinin eziyorum. Suçlayanla kendini savunan arasında bir "hitabet oyunu" halini alan ceza mahkemeleri usulünü eziyorum. ... Hiçbir örgüt ya da kuruluşun bu yönetim sorumluluklarını sorguya çekip çürüme yolunda, iki yılda bir, neden mahkûmların yüzde seksenini yok olduğunu sormayışını çiğniyorum. İntihar, düşkünlük, devamlı açlık, iskorbüt, verem, delilik ve erken bunama teşhisleriyle imzalanan resmi ölüm raporlarını çiğniyorum. Kim bilir daha neler eziyorum ayaklarımın altında? Ama bütün bu olup bitenlerden sonra herhalde eskisi gibi yürümüyorum, her adımda bir şeyler çiğniyorum.

Bir, iki, üç, dört, beş... Ve saatler... Ağır ağır akıp geçerken, yorgunluk sessiz isyanımı bastırıyor.

"alıntıdır hakkında Üyelik formu içi tıklayın Alıntı eklemek için tıklayın Üye olarak alıntılara yorum yapabilirsiniz.

Emrah ATEŞ

Emrah Ateş - 1989 İstanbul doğumlu. Aslen Karslı. Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümünü bitirdi. 7 yıldır internet ve fanzin dergiler aracılığı ile şiir, öykü ve deneme yazıları yazıyor. Sairinsharfi.tumblr.com internet adresinde yazdığı yazılar sayesinde farklı kesimler tarafından çok sevildi ve hâlâ bu sitede güncel olarak yazılar yazmakta. İlk kitabı Hayat Meyhanesi’ni 1 Haziran 2015’te Kent Kitap etiketiyle yayınladı.

Devamı...

Son Yorumlar

Alıntı Yapılan Diğer Kitaplar

 Simyacı kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Acı Sigara kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Sur Kenti Hikayeleri kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Ermiş, Sörfçü ve Patron kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Kadınlar kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın. Yaban kitabından yapılmış alıntıları görmek için kapak resimlerine tıklayın.

Alıntı İstatistikleri

  • Alıntı Sayısı: 3461
  • Kitap Sayısı: 34977
  • Yazar Sayısı: 15959